30 Aralık 2018 Pazar

devrim ilkokula başladı 1 eylülde!

eskişehir

eskişehir'e gittik. ilk geçen sene gitmiştik. en sevdiğim arkadaşlarımdan birinin memleketi, ondan tüyolarla gitmiştik; bir de otel rezervasyonu. o zaman arslanlı konak'ta kaldık, çok memnun kalmıştık. ancak bu sefer devrim'in ısrarıyla rixos'ta kaldık. lüks bir otel kesin ama bana kalsa ben gene arslanlı konak'ta kalırdım. bademlik denen tepedeydi yerimiz, manzarası muhteşem. boğazı olmayan bir şehirde bu kadar olur (istanbul manzarada çıtayı o kadar yükseğe koyuyor ki onu geçmek zor ama buradan eskişehir manzarası da hoş). beri yandaki yeşil dağlar eminim bir de ay manzarası olduğunda ay kocaman at kara dinletir. bozkırın şarkısı. zaten trenle sanırım pamukova'dan aşağı bozkır başlıyor. üstü mini karadeniz.

manzaradan gayri; eskişehir'e, insanlara sunduğu ucuz ama kaliteli boş vakit geçirme vesileleri açısından hayran kaldım, gıpta ile baktım. soğuk olmasına rağmen açık havada vakit geçiren insan çok çünkü imkan çok. parklar hoş, temiz ve bakımlı. porsuk çayı sırası cıvıl cıvıl. esbot da adam başı 1,5 tl ile kısa ama zevkli bir porsuk manzarası veriyor: çayın iki yanındaki duvardaki özgürlük kelimeleri...yazın kentpark tarafına kanallarda yükselip alçalarak seyrediyormuş ama kışın o rotada gitmiyorlarmış, sormadım neden.




Beğenerek gezdiğimiz bir yer de balmumu müzesi. en çok beğendiğim asıl işi akademisyenlik, rektörlük, belediye başkanlığı olan birinin balmumundan heykel yapmak gibi bir hobisinin olması. çok güzel bir rol model yılmaz büyükerşen, örnek alınabilir. üstelik bence balmumu heykeller de oldukça başarılıydı. epeyce kalabalık olan tiyatro sanatçılarının ulunduğu holde ben ve kızlar biraz ürperdik sanki canlılarmış gibi hissederek...kimi seçimlerine bir selam çaktım: gandhi, aziz nesin, nazım hikmet, adile naşit, kemal sunal, yunus emre, aşık veysel. kızlar da obama, einstein ve atatürk'e selam ve saygılarını sundular. sanırım onlar zekadan hoşlanıyor (gerçi obama'nın öne çıkan özelliği zekası mı, bilemedim).


 



26 Şubat 2014 Çarşamba

kim cesur kim korkak?

devrim geçenlerde ata binerken düşmüştü. sonra onu düşüren huysuz attan ve genel olarak dört nala koşmaktan korkar oldu. bir gün çalışma esnasında, dört nala sürmeyi reddetmiş atını. öğretmeni beni çağırdı. kızımı tanırım: korkusu onu zaptetmiş. "canım" dedim, "gerçek cesaret korkuna rağmen atını dört nala sürmektir." sustu. istemeye istemeye atını yürüttü, topukladı, sonra kamçıladı ve at dört nala koşmaya başladı.

bu olaydan epey sonra devrim'le korkuyu konuşuyoruz. anladığım kadarıyla korku onun yaşında önemli bir tema. korkunç birşey anlatıldığında veya izlendiğinde korkamadan durabilmek, cool kalabilmek veya cesur olmak...kadınlıkla erkekliğin de ayrıştırıcı metresi sanırım devrim için korku/cesaret. ben de anlamaya çalışıyorum hem onu, hem de kendimin bu konudaki tekamülünün.

d: anne aslında korkmak iyi birşey.
ı: neden?
d: düşünsene hiç korkmadan 10 yaşıma gelsem ve birden birşey olsa ve korkuyla tanışsam,korku hissetsem, ne kadar korkunç olurdu değil mi? o korku beni mahvederdi, oysa şimdi alıştım.
ı: evet yavrum. hiç böyle düşünmemiştim ama sanırım haklısın. korku aslında bizi hayatta tutuyor.

sonra biraz daha konuştuk: ilk insanların korku sayesinde yaşamda kalmasını anlattım ona. hak verdi.

 bana şöyle dedi o sohbette:

d: ben korkumun üstüne gittim anne.

evet yavrum, sen çok cesursun.

olur öyle hayatta...

deniz geçen gün, anneannesinin bize geldiğinde kaldığı odasında aynanın kenarına iliştirilmiş bir resimle geldi yanıma. sonerle benim nikahımızdan sonra yaşlı bir karı koca ve eski bir arkadaşımız bizi tebrik ediyor. tek tek kimin kim olduğunu sordu. anlattım.

deniz: şimdi neden görmüyoruz onları?
ışıl: kadın öldü. adam çok yaşlı ve hasta. genç adamla da artık görüşmüyoruz.
d: (sessizlik....) olur öyle di mi hayatta?
ı: olur yavrum, oluyor...

12 Şubat 2014 Çarşamba

fay kırığı


mehmet eroğlu'nun fay kırığı adında bir üçlemesi var. geçenlerde arkadaşım şükran (kendisi yalıkavak'ın en harbi kitapçısı librum'un sahibidir) tavsiye ettiydi, onun önerilerini sevdim hep. ilki mehmet üçlemenin, aldım: hakkaten de çok severek okudum. kitap ülkemizde son 10 yılda yaşanan servet değişim öykülerinden birini anlatıyor özetle, ama mehmet eroğlu iyi anlatıcı. karakterler esaslı, güzel geliştirilmiş. diyaloglar da öyle. gerektiği kadar. duygular ya...onlar da romanın içinde. kitabı okudum, bitti. aklıma kemal tahir geldi. bilemem benzetilir mi ikisi, ama toplumsal değişimleri romanlarında hiç sakilleşmeden ve bu değişimlerle ilgili kati fikri olarak yerleştiren ama bunu yaparken de karakterlerinden zerre taviz vermeden onları geliştirip bu toplumsal değişimlere kurban etmeyen yanlarıyla çok benzeş olduklarını düşündüm. birşeyin propagandası değil, güzel edebiyat okuduğun. herkes sevmeyebilir ama ben seviyorum bunu. her ikisine de buradan saygı.

 şimdi 2. kitap emine ve 3. kitap rojin. ilk kitapta da var bu karakterler ve meraktan ölüyorum ama babamın geçmişte kemal tahir kitaplarına yaptığı gibi hemen bitirmemek için araya başka kitap aldım. babamı da buradan özlemle anıyorum. benim için kemal tahir biraz da odur. mehmet eroğlu da benden sonraya kalan öneri olsun.







2 Şubat 2014 Pazar

internet sansürü

sansürle yakında tanışacaktık, hemen oldu: ben vagus.tv'yi de takip ediyorum haber almak için. şimdi TİB tarafından erişim yasaklanmış. ben bunu çok yanlış buluyorum ve her fırsatta da tekrarlayacağım bu düşüncemi. üstelik bu yayına ulaşmanın her gün yeni bir alternatifi oluşuyor. ve ne oluyor biliyor musunuz? bu yeni alternatifler porno siteler, kumar sitelerinin reklamları ile dolu. benim bu tür reklamlara itirazım yok (zırt pırt gözümün önüne çıkıp da okuduğum şeyi böldüklerinde sinir bozucu da...) ama okumakta olduğum sayfayı yasaklayanların zihniyetinde bu tür sayfalar da tü kaka ya, e beni tam da kucağına ittiniz. ne başarmış oldunuz? vagus.tv'yi okuyamadım mı? yo, okudum. eeee? teprikler!

29 Ocak 2014 Çarşamba

denizin ilk portfolyo sunumu

ilkiydi bu. bilenler bilir: çocuklar okulda yaptıkları işlerden kendi seçtiklerini ebeveynlerine anlatırlar, neden seçtiklerini ve gene bu işi yapsalar neyi değiştireceklerini veya değiştirmeyeceklerini de ifade ederler. deniz'im bana bir kez daha nasıl bir söz cambazı ve neşeli bir çocuk olduğunu ifade etti. ayrıca da son derece de iyi bir öğrenci.kendisini tebrik ediyorum. sonunda da dayanamadık biraz evcilik oynadık. komşuya kahveye gittim.