18 Eylül 2007 Salı

iznikte


gecmisdenkalan'da anlattığım orman işçileri ile tanıştığımız çamoluk köyündeyim. arkamda, göremediğiniz iznik gölü 1000 metre aşağıda deniz gibi. sarı saltuk'un mezarına gittim. mezar taşını okuyamadım. bence güzel bir mezar sarı saltuk için: pembemsi bir taş, dört taraf açık. mezar taşı kırılmış, ortasından betonla yapıştırmışlar.

iznik çok güzel bir kent, düşündüklerimle bana olduğundan da güzel gelmiş olabilir.

salyangoz


salyongoz camda sürünür
devrim bakar:"gül müdür?"
anlamanın var bir yolu,
hemen onu ellemeli...

bir koltukta 2 karpuz


karpuz yata yata, evet. fakat ben neden bu sabiyi böyle uyutamıyorum? yetenek işte...

babaannemin saçını bitlerken...


zor uyuyangillerden devrim karakucak babaannesini tatlı uykunun kollarına saçını bitleyerek göndermekte. ben (anne olarak) kimbilir hangi köşede pes etmişim.

oyuncak müzesinde...








geçen kış gittik biz de oyuncak müzesine. soner, ben devrim. devrim de sevdi ama en çok sonerle ben. siz de giderseniz aynı kanıda olacaksınız. oyuncağın müzesi sever onu annesi!

tabi hem ben hem de soner bu mekanda birer resim çekindik yavru kuşla, biz de bir zamanlar çocuk idik diye. soner polo bisikletinin aynını, ben cin ali, aliminyum araba, tranler ve de tahta köpek kısımlarında bağırdım.








12 Eylül 2007 Çarşamba

aşk meşk


bu murat. devrimin talepkar aşığı.


hep sevilmek ister hep sevilmek. kızım da bazen seviyor bazen de meşgul oluyor sevmeye. murat da ya hep ya hiçci. devrim ondan duygusal baskıyı öğreniyor anlayacağınız!