25 Ekim 2007 Perşembe

26 mayıs 2007 karaköy


karaköy'deyiz. kimsenin bilmediği (benim tanıdığım kimsenin bilmediği) balıkçıda. şimdi s, g, m ve ben biliyoruz kesin. haliçin ağzında. havalar daha yeni ısınıyor. çok güzel bir bahar akşamüstü. eskiden beri tanıdığım biri ile yeni tanışıyor gibiyim. bir insanı sevmekle başlayacak herşey hakikaten. a rose is a rose canım. şerefe!
epey sohbet muhabbet. iki tuvalet turu. sandala binsek mi, düşeriz, düşmeyiz. e peki o zaman. aman kız ağlamasın evde...ne güzel yer burası. bahar güzel olan, arkadaşlık.

psy 101

psikolojiye giriş çalışıyorum. hiç sevmedim bu dersi. insanlık için açtığı ufuklar olduğunu tahmin ediyorum ama bir yandan da aşikarı daha teknik bir dille anlatmak değildir de nedir allasen?

gel gör ki bu ders geçilecek demiş Fen edebiyat fakültesi dekanı. aslında bu ders sayesinde epilepsiyi mesela daha iyi idrak ettim. aklın nasıl çalıştığını ortaya koyabilmek ilk esnada çok çığır açıcı ama sonradan insanlık bilgiyi içselleştirip görmezden geliyor. işte benim halim de budur.

neyse sinir hücreleri, glia, merkezi ve peripheral sinir sistemi ile bunların bileşenleri, vs. vs.

sadece şu bilgi fışkırtması ile azıcık hava atayım: sinir hücresinin bir kısmı olan axon'a nüfuz edip olup biteni anlamak imkansız, çok ince ve küçük birşey. biliminsanının biri mürekkep balığının (squid) axonunun içine nüfuz edilebilecek kadar büyük olduğunu buluyor ve sinir ücresini anlamak adına çığır açıyor. etkiledi beni...descarte'tan taa nereye!