25 Eylül 2012 Salı

neşet ertaş

eski bir arkadaşım çok bahseder ve çok çalardı ondan. ben de tanımaya başladım. dostlar korosu ile daha çok türkü dinleyip söylemeye başladım. o zaman daha yakından tanıdım. babası gibi mahir, aydınlık neşet ertaş'ı kaybetti dünya. sesi baki kalsın.


dörtlü

irem, eren, devrim, deniz. en büyüğü 12, en küçüğü 3 yaşında. 2012 yazı. birbirlerine çok yakınlar. irem şefkatli ve kollayan bir abla. aynı zamanda etkileyici: ilk korku filmi, giysi tasarımları ondan. eren, kendi deyişiyle "içinde yanardağlar patlayan" biri. sorular, hareket...devrim narin, heyecanlı, delirmeye müsait, "cool" kişi. deniz minik kedi, bazen de tırmalayan. dördü bir yerde. hepsi çok değerli insanlar. büyüyüp serpilecekler...ben de seyrediyorum onları.

unutmak istemem

devrimin içe doğru büyüyen üst köpek dişini, denizin bazı kelimelerin sonuna son hecenin aynısından eklemesini (tuvaletete gidelim), devrimin yalnız uyumak istememesini, devrimle denizin meme emme yarışını, sonerin sigara içmemek için acı acı nikotin pastillerini emmeye çalışıp "sigara içsem daha iyi olur" demesini, annemin denize kestiği saç modelini, denizin ilk elma günlerini, devrimin ısrarlarını, devrimin sokulmalarını, yazın aylaklığından sonra işe dönmenin zindeliğini...