10 Şubat 2011 Perşembe

deniz bu günlerde neler diyor, neler yapıyor

deniz, abla uyuyor.(parmağını ağzına götürerek) sssss!
abba dittiiii! baba dittiiii!
deyyim! (devrim)
at! (ata, zebraya, kaplana at diyor).

deniz yumuşak oyuncakları çok seviyor, onları eline alınca onları çok güzel seviyor.

evdeki orgunda hafızadaki müzikleri açmak ve o müzikle dansetmek istiyor hep, bir ayağını sekerek dansediyor da.

lambaları yakıp söndürmeye bayılıyor. hele bir de birisi deniz yapma diyorsa daha da çok seviyor.

devrimle çok eğleniyor.

çak yapıyor.

devrim

devrim 6 buçuk yaşında, hatta daha büyük. artık okuma yazama biliyor. gördüğü tabelaları, televizyonda hızla kayan jenerikleri, benim ona okuyageldiğim kitapları kendi okumayı çok seviyor. ama benim okumamı da hala çok seviyor. bazen unutup ona olduğundan da büyükmüş muamelesi yapıyorum. sanıyorum işime geliyor. o zamanlarda o kadar gıcık oluyor, öyle üzülüyor ki iyice bebeğe sarıyor. denizi seviyor. onunla eğleniyor ve onu korumak istiyor ama benim yakınımdayken onu kıskanıyor. mememi emmesini hiç istemiyor. kapa memeni anne diyor. deniz de bu isteksizliğin farkında, meme emerken devrim yaklaştığında iyice sarılıyor. bazen de devrim aslında hiç gereği yokken denizi burnuma sokuyor anne deniz seni istiyor diye. o zaman bana mı yaranıyor yoksa aslında kendisi mi beni istiyor ya da ben bu durumda ne yapacağım onu mu anlamak istiyor emin olamıyorum. elimde binbir iş varken sinirleniyorum ona. sanırım kırılıyor. bana neden kızıyorsun diye isyan ediyor. benim kızım duygularının çok farkında. üzüldüğünde beni üzmek zorunda mısın anne diyor. ben de bir tuhaf oluyorum kimi, bazen de domuz gibiyim...

geçen gün denizin karma aşısı vardı 1,5 yaşındaki. devrim de dbt aşısını okulda olamamıştı, o da sağlık ocağında aşı olmalıydı. ikisini beraber götürdüm. devrim deniz de aşı olsun mutlaka diyordu. oldu da. önce deniz, sonra devrim. devrim korktuğunu söyledi ama gülüyordu. ben dalga geçiyor sandım. ama iş ilerledikçe gülmesi ağlamaya dönüştü. küçüğüm korkusunu alay ederek küçültmeye çalışıyordu. sonra sezeryana giderken fotolarıma baktım kendimin: sanki ameliyathaneye değil de arkadaş toplantısına gider gibi bir halim var: devrim de benim gibi olabilir. kızıma sarıldım, gel dedim, öteye bak. oldu aşıyı ve korktuğundan az acıdı. sonra kolunun acıdığını ona özen göstermemiz gerektiğini söyledi. biz de gösterdik, öylece üstesinden geldi tatlım. deniz için acı gerçek olunca var sonra yok, ne güzel!