19 Ocak 2014 Pazar

su gibi

kitabı su gibi okumak, elindeki işi bitirip kitabını alıp oturmak benim için kitap okumak demek. bazen dikkatsiz olabiliyorum ama benim için kitap böyle okunur. böyle okuyunca da kitapların bende yarattığı hissi hiç unutmam. kitabın konusunu unuturum ama hissi asla. mesela herman hesse'nin bozkırkurdu: aşkınlık, çaresizlik, özlem, merak.

işte ne zamandır böyle kitap okumaya hasretim. hani çok satanlar gidiyor çıtır çerez ama kesmiyor. iyi edebiyat içimde duyguları ateşliyor. şapka çıkarıyorum, önünde saygıyla eğiliyorum.

son zamanlarda 2 kitap, hem de aynı anda bu zevki uyandırdı içimde.



ilki zeynep oral'ın metis'ten çıkan direniş ve umut reha isvan adlı kitabı. reha isvan farklı bir kadın. adalet ağaoğlu'nun ölmeye yatırdığı aysel'le kuşakdaş ama reha hanım'ın ölmeye yatmak gibi bir motivasyonu hiç yok. bu durumu küçük görmüyorum, ya da reha hanım'ı boyun eğmiş addetmiyorum. aysel kendisinden kadınüstü/insanüstü beklentilerden boğulmuş, kendi olmayı ise nasıl yapacağını bilemez durumdaydı ki ölmeyi tercih ediyor, daha doğrusu o ölüm öncesi muhasebeyi yapıyordu. belki yeniden doğmak için. sanırım reha isvan'da sevgi ile büyümenin getirdiği bir cömertlik var, bir coşku var. böyle insan için hayat sanırım vermekle de çok ilgili. sende bolca olanı paylaşmak...kimbilir. kişisel tahlilini yapmak bana da düşmez ama ben vermenin bolca almış olmakla da alakası olduğunu biliyorum.



ikinci kitap da şebnem işigüzel'in iletişim'den çıkan venüs bir aile tarihçesi, bir yaşamöyküsü. ben ilk kez şebnem işigüzel'in çöplük'ünü okuyunca apışıp kalmıştım. hayattan sefalet adına payıma düşen çok değil şimdilik, hakikaten gözlerim faltaşı gibi olmuştu, mümkün olsa gözümü kapatarak okuyacağım...ama hikaye anlatmak öyle güçlü birşey işte! kitabı ilgi ve merakla okuyup bitirdim. insanların sefalette, sefahatta birbirine bağlanması ve birbirini satması sevgiyle; onu ilk kez düşündüm. kurgu ile gerçek bir midir? bilmiyorum. çöplük'teki gibi karakterleri tanıyabilir miyim, bilmiyorum. sanırım hayır. o yüzden gerçek ne olur, onu da demek güç. sonra bu venüs çıktı piyasaya. az biraz bekledim ama çöplük'ü okuduğum zevk de aklımda, aldım kitabı. bu kitabın arkasında kendisini şeker şerbet diye tanımlayışı var. doğrudur belki ama kemalettin tuğcu gibi yerleri de var. bana melodramatik gelmedi, yalan yok. olması gerekiyordu, oldu. iyimser mi ki roman? ben öyle demezdim. insanların insanlara kurduğu hapisler, tımarhaneler insanları derbeder ediyor. bu bahsettiğim her iki romanda da baki. beni de bu kahrediyor zaten.

işte bunlar bana eski zevki hatırlatanlar. devamı olursa haber ederim.

Hiç yorum yok: